Haber

ARKADAŞLAR ONUR YASER CAN DURUMUNA TANIK OLDU

Onur Yaser Can’ın 2010 yılında ŞİŞLİ’de gözaltında işkence gördüğü için intihar ettiği iddiasıyla 4’ü polis 5 sanığın yargılandığı davada Can’ın arkadaşları tanık olarak dinlendi. Arkadaşları, Onur Yaser Can’ın hayat dolu, neşeli bir insan olduğunu ve polis tarafından gözaltına alındıktan sonra 3 hafta içinde psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Duruşmanın ardından açıklama yapan ağabeyi Ezgi Sevgi Can, “Bu bir ailenin organize işkenceler sonucu bir bir yıkılan bir dava olduğunu söylemek için hepinizi tekrar arıyorum” dedi.

Dün İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yargılanan Hakan A. ve Onur Ü. ve Yunus B. Ses ve Görüntü Bilgi Sistemi (SEGBİS) ile. Duruşmada müşteki Ezgi Sevgi Can ile tarafların avukatları da hazır bulundu. Duruşmaya CHP İstanbul Lideri Canan Kaftancıoğlu, CHP Milletvekili Mahmut Tanal ve TİP Milletvekili Ahmet Şık da katıldı.

ARKADAŞLAR DİNLEYİN

Duruşmada Onur Yaser Can’ın arkadaşları tanık olarak dinlendi. Onur Yaser Can’ın üniversite arkadaşı olduğunu söyleyen tanık Baki Burak Acil, “Ev arkadaşı da olduk” dedi. O benim için hayat doluydu. 3 haftada nasıl bu hale geldi kafam karıştı anlamadım. Gergindi. Takip edildiğini söyledi. Ne zaman karşılaşsak, bakışları yardım için yalvarıyordu. Çaresizdi. Arkadaşımı yıllardır tanırım 3 haftada psikolojisi nasıl bozuldu gerçekten anlamadık. Muhbir olmak istediğini söyledi. Beni satıcı mı yoksa muhbir mi yapmaya çalışıyorlar anlamıyorum” dedi. Onur Yaser Can’ın yakın arkadaşı olduğunu söyleyen tanık Mustafa Çiçek, “Üniversitede tanışmıştık. Olaydan önce işiyle mutlu, neşeli, hayat dolu bir insandı. Olgun bir insandı. 3 hafta sonra görüştüğümüzde tekrar ifadeye çağrıldığını söyledi. Ailesinin bilmesini istemiyordu. Çok durgunlaşmaya başladı, gittikçe ilerledi. ‘Bu konu nedir, neden bu kadar canınızı sıkıyor’ dedim. İkinci haftadan sonra zaten yüzünü göremez olduk. “İkinci kez çağrıldığını biliyordum” dedi.

ÜÇÜNCÜ KEZ ARADI

Emrah Özgül de üniversite arkadaşımdı Yaser. Hayat doluydu. müzik yapıyordu Spor Sanatsal faaliyetlerde bulundu. İstanbul’da iş bulduktan sonra ev arkadaşı olduk. Araçtan iner inmez duvara yaslandılar. Polis merkezine götürülerek ifade verildi. Gece yarısı eve geldi. O gün alındığında çırılçıplak soyulmuştu. Yüzü duvara dönük, çömelip ayağa kalkması istenmiş, sözlü hakaretlere maruz kalmış. Yine tutanakta tarih hatası olduğu gerekçesiyle Yaser’i karakola çağırdılar. Bir tutanak altına imzalaması istendi. Loş ortamda tam okuyamadı. Birkaç plaka ismi gördü. İlerleyen günlerde takip edildiğini söylemeye başladı. Polisin konuta baskın yapmasından, iş yerinin ve ailesinin duymasından korkuyordu. Böyle tanınmak istemiyordu. Polis tarafından üçüncü kez arandığını söyledi.

Tanık Aziz Köse ise Onur Yaser’in polise yakalandıktan sonra değiştiğini ve şoku üzerinden atamadığını ifade etti. İki kez gittiğini biliyorum. Üstünün aranıp çırılçıplak soyulmasından çok etkilenmişti ve bir sonraki gözaltı merkezinden gelen ‘yapma’ bağırışlarının onu çok etkilediğini biliyorum. Rızası olmadan yazmadığı şeyler için kendisine imza atıldığını, tutanaklarda yazan levhaları bilmediğini söyledi.

İNTİHARI HAREKET ETMEDEN SUÇ BEYANI YAPIN

Tanık ifadesi verilen Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can bu davanın konusu evrakta sahtecilik evet ama polisin bu kabahatin ne amaçla işlendiğini sormasını istiyorum. Burada kesinlikle bir amaç var. Bu sahtecilik kabahati, suistimali gizlemek için bir hedeftir. Tehdit ve baskı aracına dönüşmüştür. 15-20 gün bu çocuğa baskı yaptılar, ‘Bize istediğini vermezsen sana satıcı bile gösteririz’ dediler. Ölümüne kadar onu izlediler. Cezalandırma, kötü muamele, intihar, delil karartma ve sahtecilik suçlarından hata beyanı vermesini istiyorum. Bunlar hayat dolu bir çocuğu intihara sürükleyen bir suç örgütü. Ağabeyim hayattan vazgeçecek bir insan değildi. Hayatla derin bağları vardı. 28 yaşında hayatının baharında bir adamdı. İnanılmaz yetenekli bir mimardı. aklı başında bir insan olduğunu söyledi.

TANIK BEYANLARI TAMAMLANDIĞINDA BELGELER MUHABİRİYE GÖNDERİLECEKTİR

Mahkeme, tanık beyanlarının tamamlanmasının ardından belgelerin mütalaaya gönderilmesine karar verdi. Sanıkların tutukluluk taleplerinin reddine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.

EZGİ SEVGİ CAN ÇALIŞMAMIZI ZORLAMADAN DEVAM EDECEĞİZ

Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan Onur Yaser Can’ın ağabeyi Ezgi Sevgi Can, üçüncü duruşmanın yapıldığını ve maalesef Mahkeme’nin belgelerde sahtecilik olayını bireysel olarak değerlendirmeye devam ettiğini belirtti. Bunun bir eziyet vakası olduğunu tam olarak kabul etmemiş ama kararlılıkla çabalarımızı sürdüreceğimizi söyledi. Can, herkesin burada durmasını bekliyorum. Bunun bir azap vakası olduğunu söylemek. Hepinize tekrar sesleniyorum, bu bir ailenin organize bir azapla birer birer yok edilmesi olayıdır.

ETKİNLİK TARİHİ

ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010’da İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde narkotik polisleri tarafından gözaltına alındı. İfadesinin ardından serbest bırakılan Can, 2 gün sonra polis merkezine çağrıldı. tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle. 23 Haziran’da karakola gitti ve aynı gün intihar etti. Onur Yaser’in annesi Hatice Can, oğlunun cebinde gözaltındayken kötü muameleye maruz kaldığını ve çıplak arandığını belirten bir not bulmuştu. Ardından polise suç duyurusunda bulundu. Anne Hatice Can, oğlunun ölümüne dayanamayarak 4 yıl sonra 2014 yılında intihar etti. Baba Mevlüt Can, 2019 yılında sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetti. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 polis hakkında ‘belgede sahtecilik’ suçundan dava açıldı. Yargılama sonucunda 2 polis memuru 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay’ın bu cezayı bozmasının ardından 2 polis memuru yeniden yargılanarak 6’şar yıl 5 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

17 YIL HAPİS İSTENİYOR

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Valiliği soruşturma izni vermeyince Onur Yaser’in kardeşi Ezgi Sevgi Can temyize başvurarak valiliğin kararını bozdu. Valinin ‘soruşturma izni vermeme’ kararının Temmuz 2021’de iptal edilmesinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında dava açıldı. 4 polis ve 1 bilirkişinin ‘resmi belgeleri bozmak, yok etmek veya gizlemek’ ve ‘resmi belgelerde kamu görevlisi tarafından sahtecilik yapmak’ suçlarından 6 yıl 6 aydan 17 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.

haber-findikli.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu